İNGİLİZLERİN ZULÜM ve FİTNELİĞİ
1. Dünya Savaşı sonunda Arabistan cephesinde 150 bin Türk askeri esir düştü.
-15 bin Türk askeri Mısır’da Esir Kampında “cerasol”banyosuna sokuldu, gözleri kör edildi.
-Yahudi kadın casus Sara AAranson, 25 bin Türk askerinin başını yaktı
-Filistin topraklarında 50 bin Türk askerinin toplu mezar belgeleri bulundu.
Filistin topraklarında (şimdiki İsrail denetimindedir) Türk askerlerinin toplu mezarı ve başındaki İngilizler
1970’Lİ YILLARDA BAŞLADIĞIM Kadirli Tarihi araştırmaları için yıllar süren bilgi ve belge derleme çalışmaları yaptım. Kadirli Askerlik Şubesinin deposunda bulunan Osmanlı döneminden kalan Seferberlik Sevkiyat (Kur’a) Defterlerinden o dönemde çok sayıda askerin savaşmak üzere cephelere gitmesi ve yaşanan olaylarla ilgili açıklayıcı notlar bulunan bilgilere ulaştım.
Askerlerin Filistin cephesinde karşılaştıkları olaylar çok düşündürücü idi. Yıllar süren araştırmalar için Osmanlı Arşivi, İngiltere ve İsrail Gizli Servis arşiv belgelerini de inceledim.
İngiltere Savaş Arşivi F0 Box-10521. Tallahasse, FL 32302-0521 numaralı dosyadan Filistin savaşları esnasında İngiltere adına casusluk yapan Osmanlı Yahudisi Sara AARANSON’un fotoğrafı ve eylemleri hakkında bilgilere ulaştım.
Anadolu’dan uzak diyarlar güneydeki Suriye ve daha güneydeki Filistin bölgesi…
Kutsal kent Kudüs burada. Akdeniz sahilindeki Hayfa’da son zamanlarda Yahudi göçmenlerin sayısı giderek artmış, bahçeli villalar yapılmış…
Bölgenin görüntüsü hızla değişiyor. Osmanlı yönetimi 1917 yılı başlarında Filistin’in güney sırını olarak kabul edilen Gazze-Birüssebi hattını korumakla meşgul.
Buraya asker sevkiyatı yapılması, cephe tutulması, silah ve cephane ile takviye edilmesi gerekiyor. Anadolu’dan yaya veya at sırtında Halep’e ulaşan askerler, trenle Kudüs ve Gazze’ye sevk ediliyor.
Birüssebi yakınlarında Osmanlı’nın askeri tesisleri var. Sabah kalk borusu çaldığında askerlerin kumandan karşısında sıraya dizilişi, yapılan konuşmalar ve sonra savaş eğitimine başlama…
Yakıcı güneşin altında terleyerek sürünerek yapılan savaş eğitimleri oldukça önemli. Düşman ile savaş gerçekleştiğinde cesaret kadar savaş bilgisine de ihtiyaç var. Eğitim esnasında askerlerin hücum marşı çalmaları ile birlikte “Allah Allah” sesleri ile ileri atılan yiğitlerin hedefi düşmanı en kısa sürede yok etmek.
Deve en önemli taşıma aracı olarak kullanılıyor. Silahlar, yiyecek malzemesi hatta çöl toprağında günler ve haftalar süren yolculuklarda deveye ihtiyaç var.
Eğitime ara verildiğinde askerlerin silah çatmaları ve oturarak önlerine uzatılan çorba sahanına kaşık sallamalarının verdiği arkadaşlık duyguları fotoğraflara da yansımış. Askeri kamp içinde bulunan sağlık merkezine sık sık gitmemek gerekiyor. Asker hasta olmaz, asker aç kalmaz, asker ölmez diyorlar.
Bir gün Cemal Paşa’nın, bir başka gün Enver paşa’nın, Alman kumandan Falkenhayn’ın cepheyi ziyareti kısa süre de olsa şenliklere vesile oluyor. O günlerde yemekler daha takviyeli çıkıyor. Tarihler Aralık 1917 ortalarını gösterdiğinde Filistin’de yüzyıllar beri hakimiyet kuran ama son büyük harpte de savaşlar sonucu korunmaya çalışılan Filistin toprakları büyük ölçüde düşmanın eline geçmişti. Alman kumandan Falkenhayn, özellikle Türk ordusunun Kudüs içinde savaş yapmasını istemiyordu.
İngiliz kumandan ve askerler 11 Aralık günü Kudüs’e girdiklerinde İslam dünyasının kalbi sayılan kutsal kent artık Türklerin ve Müslümanların elinde değildi. Yaşanan önemli olayların fotoğrafları siyah beyaz olarak kare kare çekildi. Baskıları yapıldı. Alt yazıları da yazıldı. Albüme yerleştirildi. İngiliz İstihbarat belgelerinin yer aldığı Foreiğn Office (Dış İlişkiler) Arşivine kondu.
Aslında çekilen fotoğraflar Anadolu gençlerinin Filistin coğrafyasında yaşadıkları, ihanetler ve gözyaşları içinde o bölgeden geri çekilmenin belgeleri idi. O günlerde hayatta kalanların ağızlarından çıkan tek bir söz vardı: “Allah kısmet eder de Anadolu’ya evime yurduma varırsam. Orada sizinle görüşürüm. Ahdim var unutmayacağım yaşadıklarımı, ihanetleri ve de gördüklerimi!”…
Elde ettiğim bilgiler şaşırtıcı olduğu kadar da ürkütücü ve düşündürücü idi. Genç ve güzel olduğu kadar insanları bakışlarıyla etkileme gücüne sahip Sara, yakın aile çevresinde bulunan çoğunluğu kadınlardan oluşan NILI adında casusluk teşkilatı kurmuştu.
Osmanlı Ordu Merkezine sık sık ziyaretler yapmalar , cinsel cazibelerini kullanarak subaylardan bilgi sızdırmalar ve özellikle savaşın devam ettiği Gazze-Birüssebi cephesinin coğrafi ve askeri durumunu yansıtan ayrıntılara ulaşarak elde ettikleri bilgileri Mısır’daki İngiltere karargahına ulaştırıyorlardı. Ve İngiliz ordusu 31 Ekim 1917 günü çöl arazisinden ansızın Birüssebi’ye saldırdı. Üçüncü Gazze savaşı olarak bilinen kısa sürede cephenin çökmesini sonucu 25 bin Türk askerinin saf dışı edildiği olay yaşandı.
Askerlerden 13.000 ölü ,12.000’i de esir düşmüştü. Savaşın başladığı gün, Hayfa kenti yakınlarındaki evinden gökyüzüne uçurulan güvercin Türk karargah binasına kondu ve yakalandı. Kanatlarının altından düşman tarafına ulaştırılmak istenen mesaj yazılı kağıt bulundu. Olay izlendi. Sara Aaranson ailesinin evine baskın yapıldı. Normal şartlarda Osmanlı Kumandanı Cemal Paşa’nın karargahına kadar girebilen SARA’nın NILI casusluk örgütünün lideri olduğu anlaşıldı. Sorgulama sürerken SARA sırları ile birlikte 10 Kasım 1917 günü tabancasını ateşleyerek intihar etti.
SARA ile ilgili bilgiler arşivlerin gizli dosyalarında özenle korundu. Ancak Üçüncü Gazze-Birüssebi savaşı sonucu ve daha sonra Osmanlı ordusunun bozulması ile birlikte Mısır’daki esir kamplarına gönderilen 15.000 TÜRK ASKERİNİN “cerasol” katkılı su tanklarında zorla banyo yaptırılarak gözlerinin kör edilmesi olayı ile ilgili Arşiv bilgilerine ulaştım.
Dünya tarihinde eşi görülmemiş “savaş suçu” olayı olarak görülmesi gereken Gazze-Birüssebi’de yaşanan olayların sorumlusu casus SARA AARANSON’dur. 25.000 Türk askerinin “başını yakan” ve sonra tüyler ürperten Esir kamplarında gözleri kör etme olayları ile ilgili İngiltere Askeri Tarih Arşivlerindeki SARA ve casusluk çalışmaları belgelerinin bütün ayrıntıları ile açıklanması gerekir.
Türk ordusunun 1. Dünya Savaşı esnasında Arabistan cephesinde yaşadığı olayların perde arkasını aydınlatan tarihin tanık olduğu en ünlü kadın casus İngiliz asıllı Gertrude BELL’in , Newcastle Üniversitesi tarafından yayınlanan 7 bin kare siyah beyaz fotoğrafları inceleyerek başladım.
Bell, aynı zamanda ünlü casus Lawrence’nin de hocası idi. Fotoğrafcı, gezgin ve arkeolog olarak Anadolu’yu 1890-1914 yılları arasında defalarca dolaşmıştı. Gertrude Bell’in 1. Dünya savaşında
Filistin cephesinde yaşanan olaylarla ilgili istihbarat raporlarını da gördüm.
Doğu Anadolu ve Irak’ın kuzeyinde “Kürdistan yaratılması” projesinin de alt yapısını Gertrude Bell hazırlamış, Türk-Iran sınırının çizimi haritasını da arızalı araziler üzerinden geçirerek cetvelle çizmiş SEVR anlaşmasına ek belgeler olarak koymuştu. Avustralya ANZAC savaş arşivinde bulunan fotoğraflar, İngiliz Foreiğn Office istihbarat belgeleri ve Türk ordusunun Gazze-Birüssebi hattından Şam’a çekilmesi, yenilgi ve bozgun olaylarını yerinde fotoğraflarla görüntüleyen ABD’nin Kudüs Kolonisi elemanlarının çektiği fotoğraflar bir araya geldiğinde Osmanlı/Türk ordusunun içten ve dıştan uğradığı ihanetlerin acı sonuçlarını gördüm.
1917 ve 1918 yıllarında Kudüs ve civarında yenilgi ve bozgun sonrası 50 bin Türk askeri hayatını kaybetmişti. Türk askerlerin cesetleri toplu mezar olarak açılan çukurlara kondu ve ABD ve İngiltere istihbaratı tarafından fotoğrafları çekildi. Günümüzde İsrail devletinin kontrol ettiği topraklarda şehit düşen Türk askerleri ile ilgili olarak yüzlerce toplu mezar var. Diğer yandan savaşlar boyunca 150 bin Tür askeri esir düşmüş, bunlar da Mısır’da bulunan kamplara gönderilmişti. Sidi Beşir ve Heliopolis esir kamplarında görevli Ermeni doktorlar’ın “cerasol “katkılı su tanklarında esirlere banyo yaptırmaları sonucu 15 bin kadar Türk askerin de gözleri kör olmuştu.
Ürdün nehri kıyısında Türklerden kalan askeri melzemeler.
Bu Türk askerlerinin toplu mezarı başında hatıra fotoğrafı çektiriliyor. Bu fotoğrafı Kudüs'teki ABD kolonisi fotoğrafcıları çekmiştir. Bölgede 50 bin Türk askerine ait yüzlerce toplu mezar vardır. Bunlar için şehitlikler yaptırılması gerekir.
Ve olayların hatırası Mısır'daki esir kamplarında Türk esirlerin gözlerini kör etme anını belgeleyen bu fotoğraf çekiliyor.
İngiliz Çörçil,
Geleceğin İsrail Devleti'nin kurulması için
Yahudi Üniversitesine temel atıyor , 1925
1. Dünya Savaşı sonunda Arabistan cephesinde 150 bin Türk askeri esir düştü.
-15 bin Türk askeri Mısır’da Esir Kampında “cerasol”banyosuna sokuldu, gözleri kör edildi.
-Yahudi kadın casus Sara AAranson, 25 bin Türk askerinin başını yaktı
-Filistin topraklarında 50 bin Türk askerinin toplu mezar belgeleri bulundu.
Filistin topraklarında (şimdiki İsrail denetimindedir) Türk askerlerinin toplu mezarı ve başındaki İngilizler
1970’Lİ YILLARDA BAŞLADIĞIM Kadirli Tarihi araştırmaları için yıllar süren bilgi ve belge derleme çalışmaları yaptım. Kadirli Askerlik Şubesinin deposunda bulunan Osmanlı döneminden kalan Seferberlik Sevkiyat (Kur’a) Defterlerinden o dönemde çok sayıda askerin savaşmak üzere cephelere gitmesi ve yaşanan olaylarla ilgili açıklayıcı notlar bulunan bilgilere ulaştım.
Askerlerin Filistin cephesinde karşılaştıkları olaylar çok düşündürücü idi. Yıllar süren araştırmalar için Osmanlı Arşivi, İngiltere ve İsrail Gizli Servis arşiv belgelerini de inceledim.
İngiltere Savaş Arşivi F0 Box-10521. Tallahasse, FL 32302-0521 numaralı dosyadan Filistin savaşları esnasında İngiltere adına casusluk yapan Osmanlı Yahudisi Sara AARANSON’un fotoğrafı ve eylemleri hakkında bilgilere ulaştım.
Anadolu’dan uzak diyarlar güneydeki Suriye ve daha güneydeki Filistin bölgesi…
Kutsal kent Kudüs burada. Akdeniz sahilindeki Hayfa’da son zamanlarda Yahudi göçmenlerin sayısı giderek artmış, bahçeli villalar yapılmış…
Bölgenin görüntüsü hızla değişiyor. Osmanlı yönetimi 1917 yılı başlarında Filistin’in güney sırını olarak kabul edilen Gazze-Birüssebi hattını korumakla meşgul.
Buraya asker sevkiyatı yapılması, cephe tutulması, silah ve cephane ile takviye edilmesi gerekiyor. Anadolu’dan yaya veya at sırtında Halep’e ulaşan askerler, trenle Kudüs ve Gazze’ye sevk ediliyor.
Birüssebi yakınlarında Osmanlı’nın askeri tesisleri var. Sabah kalk borusu çaldığında askerlerin kumandan karşısında sıraya dizilişi, yapılan konuşmalar ve sonra savaş eğitimine başlama…
Yakıcı güneşin altında terleyerek sürünerek yapılan savaş eğitimleri oldukça önemli. Düşman ile savaş gerçekleştiğinde cesaret kadar savaş bilgisine de ihtiyaç var. Eğitim esnasında askerlerin hücum marşı çalmaları ile birlikte “Allah Allah” sesleri ile ileri atılan yiğitlerin hedefi düşmanı en kısa sürede yok etmek.
Deve en önemli taşıma aracı olarak kullanılıyor. Silahlar, yiyecek malzemesi hatta çöl toprağında günler ve haftalar süren yolculuklarda deveye ihtiyaç var.
Eğitime ara verildiğinde askerlerin silah çatmaları ve oturarak önlerine uzatılan çorba sahanına kaşık sallamalarının verdiği arkadaşlık duyguları fotoğraflara da yansımış. Askeri kamp içinde bulunan sağlık merkezine sık sık gitmemek gerekiyor. Asker hasta olmaz, asker aç kalmaz, asker ölmez diyorlar.
Bir gün Cemal Paşa’nın, bir başka gün Enver paşa’nın, Alman kumandan Falkenhayn’ın cepheyi ziyareti kısa süre de olsa şenliklere vesile oluyor. O günlerde yemekler daha takviyeli çıkıyor. Tarihler Aralık 1917 ortalarını gösterdiğinde Filistin’de yüzyıllar beri hakimiyet kuran ama son büyük harpte de savaşlar sonucu korunmaya çalışılan Filistin toprakları büyük ölçüde düşmanın eline geçmişti. Alman kumandan Falkenhayn, özellikle Türk ordusunun Kudüs içinde savaş yapmasını istemiyordu.
İngiliz kumandan ve askerler 11 Aralık günü Kudüs’e girdiklerinde İslam dünyasının kalbi sayılan kutsal kent artık Türklerin ve Müslümanların elinde değildi. Yaşanan önemli olayların fotoğrafları siyah beyaz olarak kare kare çekildi. Baskıları yapıldı. Alt yazıları da yazıldı. Albüme yerleştirildi. İngiliz İstihbarat belgelerinin yer aldığı Foreiğn Office (Dış İlişkiler) Arşivine kondu.
Aslında çekilen fotoğraflar Anadolu gençlerinin Filistin coğrafyasında yaşadıkları, ihanetler ve gözyaşları içinde o bölgeden geri çekilmenin belgeleri idi. O günlerde hayatta kalanların ağızlarından çıkan tek bir söz vardı: “Allah kısmet eder de Anadolu’ya evime yurduma varırsam. Orada sizinle görüşürüm. Ahdim var unutmayacağım yaşadıklarımı, ihanetleri ve de gördüklerimi!”…
Elde ettiğim bilgiler şaşırtıcı olduğu kadar da ürkütücü ve düşündürücü idi. Genç ve güzel olduğu kadar insanları bakışlarıyla etkileme gücüne sahip Sara, yakın aile çevresinde bulunan çoğunluğu kadınlardan oluşan NILI adında casusluk teşkilatı kurmuştu.
Osmanlı Ordu Merkezine sık sık ziyaretler yapmalar , cinsel cazibelerini kullanarak subaylardan bilgi sızdırmalar ve özellikle savaşın devam ettiği Gazze-Birüssebi cephesinin coğrafi ve askeri durumunu yansıtan ayrıntılara ulaşarak elde ettikleri bilgileri Mısır’daki İngiltere karargahına ulaştırıyorlardı. Ve İngiliz ordusu 31 Ekim 1917 günü çöl arazisinden ansızın Birüssebi’ye saldırdı. Üçüncü Gazze savaşı olarak bilinen kısa sürede cephenin çökmesini sonucu 25 bin Türk askerinin saf dışı edildiği olay yaşandı.
Askerlerden 13.000 ölü ,12.000’i de esir düşmüştü. Savaşın başladığı gün, Hayfa kenti yakınlarındaki evinden gökyüzüne uçurulan güvercin Türk karargah binasına kondu ve yakalandı. Kanatlarının altından düşman tarafına ulaştırılmak istenen mesaj yazılı kağıt bulundu. Olay izlendi. Sara Aaranson ailesinin evine baskın yapıldı. Normal şartlarda Osmanlı Kumandanı Cemal Paşa’nın karargahına kadar girebilen SARA’nın NILI casusluk örgütünün lideri olduğu anlaşıldı. Sorgulama sürerken SARA sırları ile birlikte 10 Kasım 1917 günü tabancasını ateşleyerek intihar etti.
SARA ile ilgili bilgiler arşivlerin gizli dosyalarında özenle korundu. Ancak Üçüncü Gazze-Birüssebi savaşı sonucu ve daha sonra Osmanlı ordusunun bozulması ile birlikte Mısır’daki esir kamplarına gönderilen 15.000 TÜRK ASKERİNİN “cerasol” katkılı su tanklarında zorla banyo yaptırılarak gözlerinin kör edilmesi olayı ile ilgili Arşiv bilgilerine ulaştım.
Dünya tarihinde eşi görülmemiş “savaş suçu” olayı olarak görülmesi gereken Gazze-Birüssebi’de yaşanan olayların sorumlusu casus SARA AARANSON’dur. 25.000 Türk askerinin “başını yakan” ve sonra tüyler ürperten Esir kamplarında gözleri kör etme olayları ile ilgili İngiltere Askeri Tarih Arşivlerindeki SARA ve casusluk çalışmaları belgelerinin bütün ayrıntıları ile açıklanması gerekir.
Türk ordusunun 1. Dünya Savaşı esnasında Arabistan cephesinde yaşadığı olayların perde arkasını aydınlatan tarihin tanık olduğu en ünlü kadın casus İngiliz asıllı Gertrude BELL’in , Newcastle Üniversitesi tarafından yayınlanan 7 bin kare siyah beyaz fotoğrafları inceleyerek başladım.
Bell, aynı zamanda ünlü casus Lawrence’nin de hocası idi. Fotoğrafcı, gezgin ve arkeolog olarak Anadolu’yu 1890-1914 yılları arasında defalarca dolaşmıştı. Gertrude Bell’in 1. Dünya savaşında
Filistin cephesinde yaşanan olaylarla ilgili istihbarat raporlarını da gördüm.
Doğu Anadolu ve Irak’ın kuzeyinde “Kürdistan yaratılması” projesinin de alt yapısını Gertrude Bell hazırlamış, Türk-Iran sınırının çizimi haritasını da arızalı araziler üzerinden geçirerek cetvelle çizmiş SEVR anlaşmasına ek belgeler olarak koymuştu. Avustralya ANZAC savaş arşivinde bulunan fotoğraflar, İngiliz Foreiğn Office istihbarat belgeleri ve Türk ordusunun Gazze-Birüssebi hattından Şam’a çekilmesi, yenilgi ve bozgun olaylarını yerinde fotoğraflarla görüntüleyen ABD’nin Kudüs Kolonisi elemanlarının çektiği fotoğraflar bir araya geldiğinde Osmanlı/Türk ordusunun içten ve dıştan uğradığı ihanetlerin acı sonuçlarını gördüm.
1917 ve 1918 yıllarında Kudüs ve civarında yenilgi ve bozgun sonrası 50 bin Türk askeri hayatını kaybetmişti. Türk askerlerin cesetleri toplu mezar olarak açılan çukurlara kondu ve ABD ve İngiltere istihbaratı tarafından fotoğrafları çekildi. Günümüzde İsrail devletinin kontrol ettiği topraklarda şehit düşen Türk askerleri ile ilgili olarak yüzlerce toplu mezar var. Diğer yandan savaşlar boyunca 150 bin Tür askeri esir düşmüş, bunlar da Mısır’da bulunan kamplara gönderilmişti. Sidi Beşir ve Heliopolis esir kamplarında görevli Ermeni doktorlar’ın “cerasol “katkılı su tanklarında esirlere banyo yaptırmaları sonucu 15 bin kadar Türk askerin de gözleri kör olmuştu.
Ürdün nehri kıyısında Türklerden kalan askeri melzemeler.
Bu Türk askerlerinin toplu mezarı başında hatıra fotoğrafı çektiriliyor. Bu fotoğrafı Kudüs'teki ABD kolonisi fotoğrafcıları çekmiştir. Bölgede 50 bin Türk askerine ait yüzlerce toplu mezar vardır. Bunlar için şehitlikler yaptırılması gerekir.
Ve olayların hatırası Mısır'daki esir kamplarında Türk esirlerin gözlerini kör etme anını belgeleyen bu fotoğraf çekiliyor.
İngiliz Çörçil,
Geleceğin İsrail Devleti'nin kurulması için
Yahudi Üniversitesine temel atıyor , 1925
Bu Türk askerlerinin toplu mezarı başında hatıra fotoğrafı çektiriliyor. Bu fotoğrafı Kudüs'teki ABD kolonisi fotoğrafcıları çekmiştir. Bölgede 50 bin Türk askerine ait yüzlerce toplu mezar vardır. Bunlar için şehitlikler yaptırılması gerekir.
Casus Lawrence ve yanında Emir Abdullah ve İngiliz askeri şefler bir arada hatıra fotoğrafı çektiriyor
Ve Kudüs'teki Araplar, İngilizlerin Yahudi devletini kurma amaçlarının farkına varıyor, evlerine siyah bayrak çekiyor, 1925
Esir kamplarında görmekte zorlanan Türk askerleri
Adana istasyonundan askerler Arabistan cephesine gidiyor
Osmanlıdan kalan hükümet konağına İngiliz bayrağı çekiliyor
Ürdün vadisinde esir düşen 10 bini aşkın Türk esirin toplanma yerindeku durumu
Kudüs yakınlarında Yahudi İbrani Üniversitesinin temelleri atılıyor, 1925
Türk esirleri Zehirli Suda banyo yaptırılıyor
Ve Türk esirler "cerasol" katılan su tankında çıplak vaziyette banyo yaptırılıyor. Bu banyolarda gözleri açık girenler kısa sürede kör oluyor
Esirlerin çadır kamplara getirilmesi
TBMM başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın huzurunda gerçekleşen mısırdaki esir kamplarında cerasol banyosu ile gözleri kör edilen 15 bin Türk ile ilgili gündem tartışma tutanağı. Aslı Türk Tarih kurumu Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Esir askerin kimlik belgeleri
Mısır'daki esir kampında Türk askerler
İngiliz General allenbi, yürüyerek Kudüs kapısından şehre giriş yapıyor. Kapının üzerinde Türk bayrağı şekli var, 11 Aralık 1917
Kudüs yakınlarında hayatlarını kaybeden Türk askerler
Arap isyancı Şerif Hüaseyin'in oğlu Emir Faysal ile Yahudi-Siyonistlerin örgüt lideri Haim Weizmann, Osmanlı ordusunun yenilgisini kutlamak üzere Şam'da bir araya geldi, 1918
Caminin harabe hali
Türk esirlerin Basra şehrinde yürütülmesi, 1916
*
v**AKP.BU TARİHCİYİ YASAKLADI.
Tarihci.Cezmi Yurtsever,
Sitesi şimdi açılmıyor. http://cezmiyurtsever.com/index.php?option=com_content&task=view&id=204&Itemid=3
Casus Lawrence ve yanında Emir Abdullah ve İngiliz askeri şefler bir arada hatıra fotoğrafı çektiriyor
Ve Kudüs'teki Araplar, İngilizlerin Yahudi devletini kurma amaçlarının farkına varıyor, evlerine siyah bayrak çekiyor, 1925
Esir kamplarında görmekte zorlanan Türk askerleri
Adana istasyonundan askerler Arabistan cephesine gidiyor
Osmanlıdan kalan hükümet konağına İngiliz bayrağı çekiliyor
Ürdün vadisinde esir düşen 10 bini aşkın Türk esirin toplanma yerindeku durumu
Kudüs yakınlarında Yahudi İbrani Üniversitesinin temelleri atılıyor, 1925
Türk esirleri Zehirli Suda banyo yaptırılıyor
Ve Türk esirler "cerasol" katılan su tankında çıplak vaziyette banyo yaptırılıyor. Bu banyolarda gözleri açık girenler kısa sürede kör oluyor
Esirlerin çadır kamplara getirilmesi
TBMM başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın huzurunda gerçekleşen mısırdaki esir kamplarında cerasol banyosu ile gözleri kör edilen 15 bin Türk ile ilgili gündem tartışma tutanağı. Aslı Türk Tarih kurumu Kütüphanesinde bulunmaktadır.
Esir askerin kimlik belgeleri
Mısır'daki esir kampında Türk askerler
İngiliz General allenbi, yürüyerek Kudüs kapısından şehre giriş yapıyor. Kapının üzerinde Türk bayrağı şekli var, 11 Aralık 1917
Kudüs yakınlarında hayatlarını kaybeden Türk askerler
Arap isyancı Şerif Hüaseyin'in oğlu Emir Faysal ile Yahudi-Siyonistlerin örgüt lideri Haim Weizmann, Osmanlı ordusunun yenilgisini kutlamak üzere Şam'da bir araya geldi, 1918
Caminin harabe hali
Türk esirlerin Basra şehrinde yürütülmesi, 1916
*
v**AKP.BU TARİHCİYİ YASAKLADI.
Tarihci.Cezmi Yurtsever,
Sitesi şimdi açılmıyor. http://cezmiyurtsever.com/index.php?option=com_content&task=view&id=204&Itemid=3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder