Kendisi ister işin şuurunda olsun, ister olmasın , ister bu anlama geldiğini bilmekle kalbinden bunu onaylamasın, fark etmez - zahiren şudur :”Ben sahip olduğum kendi payıma düşen egemenlik hakkımı , filan partiye veya falan kişiye bana vekaleten kullanmak üzere belirlenen süre içerisinde devrediyorum.”
Daha sonra “milletvekili“ denilen bu kimselerin bir mal, bir meta gibi alınıp satılmaları, seçmenlerini her hangi bir şekilde hesaba katmaksızın yasamalarda (kanun koyma) ,tasarruflarda bulunması, hatta seçmenleriyle birlikte ülkelerini bile gereğinde satmaları , seçmenleri de dahil olmak üzere bütün milletin başına çorap örmeye kalkışmaları , ülkenin ve insanların menfaatlerini peşkeş çekmeleri vb. üzerinde durmayalım.Çünkü bizim için önemli olan seçime katılmanın ne anlama geldiğidir.
O da şudur: “ben mevcut demokratik düzeni kabul ediyorum .Bu düzenin sınırları içerisinde kalmak üzere , hakimiyet hakkımı şu partinin ya da bu kişinin kullanmasını istiyorum.” Seçime katılmanın bu anlama gelmediğini söylemek mümkün değildir.